05 Mayıs 2025 Pazartesi
Kira Zammı Belirsizliği Sona Eriyor! Gözler 5 Mayıs’ta Açıklanacak Enflasyon Verilerinde
Ekonomideki dalgalanmalar ve hayat pahalılığındaki artış, milyonlarca vatandaşın gündeminden düşmüyor. Özellikle Mayıs ayında kira sözleşmesini yenileyecek olan kiracılar ve ev sahipleri için kritik gün yaklaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 5 Mayıs 2025 Pazartesi günü saat 10:00’da Nisan ayına ait enflasyon verilerini açıklayacak.
Bu verilerle birlikte Mayıs 2025 kira artış oranı da netlik kazanmış olacak. Geçtiğimiz ay açıklanan verilere göre, Mart 2025 itibariyle 12 aylık ortalama TÜFE %51,26 olarak kaydedilmişti. Bu oran, Nisan ayında kira artışlarında üst sınır olarak belirlenmişti.
Nisan ayı kira artış oranı hesaplamalarında referans alınacak bu veri, kiracıları doğrudan etkiliyor. Hükümetin %25 kira artış sınırı uygulamasının sona erip ermeyeceği ise halen tartışma konusu. Ancak serbest piyasada 12 aylık ortalama enflasyon verisi kira zamlarında en önemli belirleyici olmaya devam ediyor.
Mart ayında açıklanan TÜFE verilerine göre tüketici fiyat endeksi aylık bazda %2,46 artarken, yurt içi üretici fiyat endeksi ise yıllık bazda %35,23 artış gösterdi. Bu veriler ışığında, enflasyondaki yükseliş eğiliminin sürdüğü görülüyor.
Kiracılar Dikkat! Mayıs Ayı Kira Artışı %50’yi Aşabilir
Kira sözleşmelerini Mayıs 2025’te yenileyecek olan vatandaşlar için zam oranının yüksek çıkması endişe yaratıyor. Ev sahipleri de artan maliyetleri gerekçe göstererek kira bedellerini enflasyona paralel şekilde artırmak istiyor. Dolayısıyla kira zammı hem kiracıların hem de ev sahiplerinin bütçesini doğrudan etkiliyor.
Güncel Oranlar Ne Olacak?
5 Mayıs’ta açıklanacak olan 2025 Nisan ayı enflasyon verileri ile birlikte Mayıs ayı kira artış oranı da belirlenecek. 12 aylık TÜFE ortalamasına göre hesaplanacak bu oran, sözleşmesi bu ay yenilenecek kiracılar için bağlayıcı olacak.
Sonuç Olarak:
Ekonomik zorlukların arttığı bu dönemde, gözler 5 Mayıs’ta açıklanacak enflasyon verilerinde olacak. Kira sözleşmesini yenileyecek olanlar, kira zamlarının ne kadar olacağını merakla bekliyor.
Geçirdiği kalp krizi sonrası hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder’in özel hayatı, ölümünün ardından yeniden gündeme geldi. Peki Önder’in ilk eşi kimdi, neden boşandılar? Kaç çocuğu vardı? İşte merak edilen detaylar…
Türk siyasetinin renkli ve çok yönlü isimlerinden biri olan Sırrı Süreyya Önder, yaşamını yitirmesinin ardından hem siyasi kariyeri hem de özel hayatıyla yeniden konuşulmaya başlandı. Özellikle ilk eşi ve kızıyla olan ilişkisi, kamuoyunun ilgisini çekti.
Sırrı Süreyya Önder, 1991 yılında Adıyamanlı bir arkadaşının Şile’deki yazlığında tanıştığı bir kadınla evlendi. Bu evlilikten 1992 yılında bir kız çocuğu dünyaya geldi. Ancak çift, yaklaşık dört yıl sonra anlaşmalı olarak boşandı. Boşanmanın nedeni kamuoyuna açıklanmasa da, yakın çevresine göre bu karar karşılıklı saygı çerçevesinde alındı.
Sırrı Süreyya Önder’in tek çocuğu olan Ceren Önder, 1992 doğumlu. 2015 yılında dijital pazarlama sektöründe tanınan isimlerden Emre Abay ile evlendi. Emre Abay; Serdar Erener’in Alamet-i Farika ajansında ve Cem Boyner’in Morhipo platformunda görev aldı. Ceren Önder ise babasının gözünde “hayatının en kıymetli varlığı” olarak anıldı.
12 Eylül döneminde cezaevi yıllarından, “Beynelmilel” gibi ödüllü filmlere ve milletvekilliğine kadar uzanan çok yönlü yaşamı ile tanınan Önder, yazarlık ve sinemacılık yönüyle de ön plana çıkmıştı. 2011’de bağımsız milletvekili olarak Meclis’e girmiş, çözüm süreci döneminde İmralı heyetinde yer almıştı.
Doğum Tarihi: 7 Temmuz 1962
Doğum Yeri: Adıyaman
Kökeni: Türkmen (Sanılanın aksine Kürt değil)
Meslekleri: Siyasetçi, Yazar, Senarist, Yönetmen
Çocuğu: Ceren Önder
Evlilik Süresi: 1991 – 1995
Sırrı Süreyya Önder, yaşamı boyunca halkın sesi olmayı sürdürdü. Mizahı, direnişi ve sanatı bir araya getiren duruşu, onu sadece bir siyasetçi değil; aynı zamanda kültürel bir figür haline getirdi.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde yer alan ve 65 yıl önce terk edilen Kayaköy, havadan görüntülendi. UNESCO tarafından ‘Dünya Dostluk ve Barış Köyü’ ilan edilen bu tarihi yer, ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Muğla’nın dünyaca ünlü turistik ilçesi Fethiye’de bulunan ve “Hayalet Köy” olarak anılan Kayaköy, son yıllarda kültürel ve tarihi değerleriyle yeniden ilgi odağı haline geldi. 65 yıl önce tamamen terk edilen ve bugün koruma altına alınmış durumda olan köy, drone ile havadan görüntülendi.
Tarihi ve doğal güzelliklerin iç içe geçtiği Kayaköy, yıl içinde yaklaşık 90 bin yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Fethiye ile Ölüdeniz arasında, 65 metre yükseklikteki bir tepenin yamacına kurulu olan köy, geçmişte Türklerle Rumların bir arada yaşadığı önemli yerleşimlerden biriydi.
Kayaköy’ün geçmişi, kimi kaynaklara göre 11’inci yüzyıla, kimilerine göre ise 14’üncü yüzyıla kadar uzanıyor. Antikragos Dağları’ndaki kaya mezarları ve mimari dokusuyla dikkat çeken köy, Rumca’daki ismiyle Levissi olarak da biliniyor. Osmanlı döneminde ise 6 bin 500 kişilik nüfusuyla bölgenin önemli sosyal ve ticari merkezi konumundaydı. Kayaköy’de o dönemde kiliseler, eczaneler, hastaneler, okullar ve atölyeler yer alıyordu.
UNESCO’nun “Dünya Dostluk ve Barış Köyü” ilan ettiği bu eşsiz yerleşim alanı, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından da Birinci Grup Anıtsal Yapı olarak tescil edildi. Kayaköy’de günümüzde 500’e yakın iki katlı taş ev, şapel, 2 büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası yer alıyor.
Evlerin her biri yaklaşık 50 metrekare büyüklüğünde olup, birbirlerinin manzarasını kapatmayacak şekilde planlandı. Ziyaretçiler, bilet alarak bu tarihi yapıları ve terk edilmiş sokakları gezme fırsatı buluyor.
Doğa yürüyüşleri, tarih ve fotoğraf meraklıları için adeta açık hava müzesi niteliği taşıyan Kayaköy, hem geçmişiyle hem de mistik atmosferiyle büyülüyor.
CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan’dan sert tepki: “Muğla AKP için korunacak miras değil, metrekarelik ranttır!”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Muğla’da piyasa değeri toplamda 1 milyar 131 milyon 400 bin TL olan 39 taşınmazı satışa çıkarması, bölgede büyük tepkilere yol açtı. Konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyan CHP Muğla Milletvekili Avukat Gizem Özcan, Bakan Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Özcan, “Muğla’yı sermayeye peşkeş çekenlerden halk sanıkta hesabını soracaktır” ifadelerini kullandı.
Satışa çıkarılan taşınmazlar şu şekilde dağılıyor:
Bodrum: 12 arsa
Fethiye: 8 arsa
Marmaris: 7 arsa
Datça: 6 arsa
Menteşe, Milas, Ula: 2’şer arsa
Özcan, satış listesinde yer alan alanların çoğunun doğa ve kültürel miras açısından hassas bölgeler olduğuna dikkat çekerek şu uyarıyı yaptı:
“Bu alanlar orman, tarım, arkeolojik sit, kırsal turizm, marjinal tarım ve zeytinlik gibi özellikler taşıyor. Böyle bir doğa hazinesinin imar oyunlarıyla betona boğulması kabul edilemez.”
CHP’li Özcan, 4706 sayılı Kanun’a dikkat çekerek belediyelerin bu satışlardan yasal olarak pay alması gerektiğini hatırlattı. Özcan, “Yerel yönetimler bu şehirlerin asli sahipleridir. Belediyelerin hakkını gasp etmeyin!” diyerek merkezi idareye çağrıda bulundu.
Muğla’nın turizm, doğa ve tarih açısından Türkiye’nin gözbebeği olduğunun altını çizen Özcan, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Muğla’mızın geleceği için bu rant düzenine dur demek zorundayız. Halkın malı, halkın olmalı!”
Muğla, doğal güzellikleriyle Türkiye’nin en sevilen şehirlerinden biri. Ancak son yıllarda bir semti var ki, adeta tüm dikkatleri üzerine çekiyor: Akyaka. Sörfçülerin gözdesi, doğa tutkunlarının vazgeçilmezi ve sosyal medyanın fenomeni Akyaka, Muğla’nın en havalı semti olma unvanını fazlasıyla hak ediyor.
Akyaka, Gökova Körfezi’nin kıyısında yer alan, büyüleyici doğası ve özgün mimarisiyle tanınan bir semt. Azmak Nehri’nin buz gibi sularında kano yapanlar, gün batımında Gökova Körfezi’ne karşı yürüyüş yapanlar ve kite sörf yapan gençlerle dolu plajlarıyla Akyaka, yaz-kış ayrı bir hayat vadediyor.
Rüzgarı ve geniş sahiliyle kite sörfçülerin Türkiye’deki bir numaralı adresi haline gelen Akyaka, sadece sporseverleri değil, izleyicileri de kendine hayran bırakıyor. Uluslararası sörf yarışmalarına ev sahipliği yapan semt, genç ve enerjik havasıyla fark yaratıyor.
Akyaka’da çekilen her kare, sosyal medyada beğeni rekorları kırıyor. Ula mimarisine özgü, beyaz badanalı ve ahşap oymalı evler, sokakları süslüyor. Azmak Nehri boyunca sıralanan balık restoranları ve su üstü yürüyüş yolları, ziyaretçileri büyülüyor.
Akyaka, “Cittaslow” yani Yavaş Şehir unvanına da sahip. Bu da onun, sakinliği, çevreci yaklaşımı ve geleneksel yaşam tarzını koruma çabalarıyla tanındığını gösteriyor. Büyükşehir karmaşasından kaçmak isteyenlerin ilk adresi olması da bu nedenle şaşırtıcı değil.
Akyaka’nın artan popülaritesi, emlak piyasasını da doğrudan etkiledi. Özellikle pandemi sonrası doğa ile iç içe, kalabalıktan uzak yaşam arayanların göç ettiği Akyaka’da konut fiyatları son 3 yılda %200’ün üzerinde artış gösterdi.
2025 yılı itibarıyla Akyaka’da sıfır bir dairenin metrekare fiyatı ortalama 75.000 TL seviyelerine ulaşmış durumda. 2+1 dairelerin satış fiyatı 4,5 milyon TL’den başlarken, nehir kenarı veya deniz manzaralı villalar ise 15-20 milyon TL arasında alıcı buluyor.
Kiralık konutlarda da durum benzer: Yaz sezonunda günlük kiralar 3.000 TL‘den başlayıp, yüksek sezonda 10.000 TL‘ye kadar çıkabiliyor. Bu da Akyaka’yı sadece yaşamak için değil, yatırım yapmak isteyenler için de cazip bir nokta haline getiriyor.
Son yıllarda birçok ünlü isim yaz aylarını Akyaka’da geçiriyor. Bu durum, semtin popülaritesini daha da artırıyor. Özellikle sanat ve müzik camiasından isimlerin burayı tercih etmesi, Akyaka’yı adeta bir bohem yaşam merkezi haline getirmiş durumda.
Akyaka, hem doğal güzelliği hem de yaşam kalitesiyle Muğla’nın en havalı semti olmayı hak ediyor. Emlak değerleriyle yatırımcısını sevindiren, tatilcisine huzur vadeden bu eşsiz semt, her geçen gün daha fazla insanın hayalini süslüyor.